Manisa 1 Şubesi

Öğretim Elemanlarının Mali Hakları İyileştirilmelidir

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Manisa İl Başkanı M.Emin SOFUOĞLU, üniversitelerde nicelik olarak bir sorun olmadığını ama nitelik olarak sorunların yer aldığını ifade ederek, “Akademisyenlerin mali açıdan rahatlatılması gerekiyor. Üniversite sayısının artırılması yerine üniversitelerde nitelikli akademisyenlerin yetiştirilmesi, mevcut akademisyenlerin de elde tutulması gerekiyor. Akademik kariyere başlayanlar bakanlıkların açtığı uzmanlık, müfettişlik ve diğer memurluk sınavlarını takip eder durumda olunca burada nitelik boyutu ile yetişmiş eleman bulmak zorlaşıyor. Mevcutları tutalım ve dışarıda yetişmiş olanları da ülkemize getirmenin yollarını arayalım” dedi.

130 bin öğretim elemanını yakından ilgilendiren raporla ilgili konuşan Sofuoğlu Türkiye’deki akademik personelin ekonomik durumunun Kanada, Güney Afrika, Brezilya, İsrail, Malezya ve Arjantin gibi ülkelerin ardından 20. sırada yer aldığını kaydetti. Dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasına rağmen üniversitelerdeki akademisyenlerin mali durumlarının dünyanın gelişmiş ülkelerindeki akademisyenlerle rekabet edilebilir düzeyde olmadığının altını çizen Başkan M.Emin SOFUOĞLU, üniversitelerdeki akademisyenlerin mali haklarının mutlaka düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi. Sofuoğlu, “Üniversitelerde görev yapan profesörlere verilen maaşın, 4 bin 702 TL’den 2014 yılı Ocak ayı itibarıyla 5 bin 431 TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz. Doçentlerimize verilen 3 bin 369 TL olan maaşın Ocak 2014 itibarıyla 4 bin 98 liraya, yardımcı doçent maaşlarının da 2 bin 701 TL’den 3 bin 430 TL’ye ve son olarak araştırma görevlilerinin maaşlarının da 2 bin 203 liradan 2 bin 932 liraya yükseltilmesini istiyoruz. Bu rakamlar verildiğinde rekabet eden bir akademisyen ailesine kavuşacağız. Diğer sektörlerle kendini kıyaslayan akademisyenlerin gönlü alınacak. Geçinemeyen akademisyenden bilime hizmet beklemek çok sağlıklı değil” şeklinde konuştu.

Üniversitelerimizde Nicel Değil, Nitelik Sorunları Var

Nicelik olarak üniversitelerde bir sorun olmadığını ama nitelik olarak sorunların yer aldığını belirten Sofuoğlu şöyle konuştu:

Sendikamızın hazırladığı raporda dünyada akademisyen maaşı ve durumları, üniversitelerimizdeki akademisyenler ve diğer ülkelerle karşılaştırılması ile kamu ve özel üniversitelerdeki akademisyen maaşlarının karşılaştırıldığını kaydeden Sofuoğlu, “Bunlar incelendiğinde, kamudaki akademisyenlerimizin maaşları düşük. Çin, Ermenistan, Rusya, Letonya ve Meksika gibi ülkeler bizden geri ama araştırma görevlisi bakımından 20’den  fazla ülke bizden ileridedir” diye konuştu.

Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan ‘Öğretim Elemanlarının Mali Hakları’ başlıklı 27 sayfalık  5 bölümden oluşan. Raporun giriş bölümünde üniversiteler, görev yapan öğretim elemanları ve mali hakları ile ilgili genel değerlendirmeler yapıldı. ‘Başlangıç maaşları akademisyenliği cazip kılmıyor’ başlıklı ikinci bölümde ise, Türkiye’de akademisyenlerin başlangıç maaşına ilişkin değerlendirmeler ve bazı ülkelerdeki maaşlarla kıyaslama yapıldı. 28 ülkenin giriş düzeyindeki öğretim üyesi maaşının aylık ortalama 2 bin 736 Euro olduğu belirtilen raporda, ülkemizde ise bu rakamın bin 638 Euro olduğu vurgulandı. Listenin en altında 259 Euro ile Çin yer alırken, en üst sırada ise 5 bin 733 Euro ile Kanada yer aldı.

Başkan SOFUOĞLU “Maaşların düşük düzeyde kalması nedeniyle öğretim elemanları giderlerini karşılamak ve yaşadığı şehirde tutunmak için asıl amacı olan araştırma yapmak yerine ek derse girmeyi zorunlu olarak tercih etmekte. Ders makinesi gibi haftalık maksimum 40 saate kadar derse girebilmekte. Bir başka önemli problem ise, üniversite dışında daha iyi şartlarda iş bulan araştırma görevlileri girdikleri üniversiteleri bir an önce terk etmekte. Öğretim üyeleri ise ek işler yaparak yapısal engellerden ve zorlanmalardan kaynaklanan sorunlar nedeniyle (döner sermaye kesintilerinin çok yüksek olması gibi) mevzuatı zorlayacak şartlarda çalışmakta. Öğretim elemanları, eşit işe eşit ücret uygulamasında en fazla ihmal edilen kesim olarak ücretleri değişmeyen nadir meslek gruplarından biri olmuştur. Bu durum, akademik camiaya ve üniversitelere yönelik bir rezerv tereddüdünün oluşmasına zemin oluşturmaktadır.” dedi