Manisa 1 Şubesi

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz, Genel Başkan yardımcıları Mesut Öner, Abdülaziz Aydın, Muammer Karaman, Ramazan Çakırcı ve Ali Deniz, Millî Eğitim Bakanı olarak atanan Yusuf Tekin’e hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.

Ziyarette, Bakan Tekin’e yeni görevinde başarılar dileyen Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen’in millî eğitim politikalarına, eğitim çalışanlarının güncel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin tespit ve görüşlerini Bakan Tekin ile paylaştı.

Ağustos ayında başlayacak 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşlerinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın desteğinin önemli olduğuna dikkat çeken Yalçın, eğitim çalışanlarının beklenti ve talepleri doğrultusunda şekillenen toplu sözleşme tekliflerini masaya taşıyacaklarını ifade ederek, sorunların çözüme kavuşturulması için bakanlığın güçlü desteğine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Yalçın, görüşmede, yönetici görevlendirme takvimi, alan değişikliği gibi ivedi olarak karara bağlanması gereken konularda bakanlığın somut ve hızlı adımlar atmasını beklediklerini kaydetti.

Şube müdürlerinin sorunları çözülmelidir

Şube müdürü ve şefler başta olmak üzere yönetim hizmetleri kadro grubuna, görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayan bir şekilde yetersiz özlük hakları verildiğini ifade eden Yalçın, “Şube müdürleri ve şeflerin özlük hakları, sorumlulukları ekseninde iyileştirilmeli, rotasyondan kaynaklanan sorunlar çözülmeli; öğretmen iken sonrasında şube müdürlüğü kadrolarına atananlara uzman ve başöğretmenlik için başvuruda bulunma hakkı tanınmalıdır” dedi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndaki eksiklikler giderilmelidir

7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmasına rağmen ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksun olduğunu vurgulayan Yalçın, “Öğretmenlerin ve eğitim camiasının beklentisi; öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması ve geliştirilmesi, kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımının kaldırılması, resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamı, öğretmenlerin mesleki gelişmelerinin yanı sıra görev ve yetkilerinde de ilerleme sağlayacak bir kariyer basamakları tasarımı, istihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi zorlayıcı dayatmalar yerine öğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekli olmasını sağlayacak teşvik edici önlemler; eğitim ve öğretimle arasındaki sıkı bağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okul yöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen, resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir meslek kanunudur” şeklinde konuştu.

Öğretmen atama ve yer değiştirme süreci tutarlı ve sürdürülebilir olmalıdır

Son yıllarda öğretmen sayısı artmasına rağmen halen önemli sayıda öğretmen ihtiyacının bulunduğunu söyleyen Yalçın, şöyle devam etti: “En az 120 bin öğretmene daha ihtiyaç vardır. Ancak atama bekleyen öğretmen adayı sayısı bunun katbekat üzerindedir. Eğitim çağındaki nüfusun azalmaya başladığı gerçeği karşısında büyük sayıda öğretmen atama döneminin sonuna gelindiği görülmektedir. Bu durum önümüzdeki yıllarda, ‘atanamayan/atama bekleyen öğretmen’ sorununun oldukça ciddi bir mesele olarak bakanlığın ve siyasi iradenin önünde durduğunu göstermektedir. Bakanlık bu konuda şimdiden gerekli girişimleri başlatmak ve önlem almak zorundadır. Kadrolu ya da sözleşmeli ayrımı yapılmaksızın öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanması ile öğretmen açığının kapatılması ve bölgesel farklılıkların giderilmesi hedeflerinin bir arada yürütülmesinin zorluğu açıktır. Ancak bakanlık, anayasal hak olan mazerete bağlı yer değişiklikleri ve isteğe bağlı yer değişikliği ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını bir arada yürütmek zorundadır. Dolayısıyla hem öğretmenlerin yer değişikliği gibi temel çalışma haklarını hem de öğretmenlerin bölgeler arasında adil dağılımını sağlayacak objektif bir yer değişikliği takvimi Eğitim-Bir-Sen tarafından önerilmiştir. Bu önerinin sıra tayininin hayata geçirilmesiyle birlikte uygulanması halinde yer değişikliği kaynaklı sorunlar büyük ölçüde çözüme kavuşacaktır.”

Eğitim kurumları yöneticiliği liyakat ve kariyer ekseninde profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalıdır

Eğitim yönetiminde temel problemin yönetici seçme ve atamada belirsiz ve kestirilemez politikaların izlenmesi, uzun vadeli bir perspektifin oluşturulamaması, kalıcı bir modelin inşa edilememesi olduğunu dile getiren Yalçın, “Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak seçme ve atama, eğitim yönetiminin temel parametreleri olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Yalçın, yönetici görevlendirme takviminin halen açıklanmadığına işaret ederek, “Zaman ilerliyor, ancak takvimin açıklığa kavuşmaması, hem yönetici adaylarını hem mevcut yöneticileri belirsizliğe sürükleyerek eğitim çalışanları arasında kaygı oluşturup eğitim planlama süreçlerini aksatıyor” diye konuştu.

Depremin eğitim sisteminde açtığı yaralar hızla sarılmalıdır

Şubat 2023’te gerçekleşen depremlerin yaygın bir yıkıma ve can kayıplarına yol açmasının yanında onarılması en zor hasarı eğitime verdiğini belirten Yalçın, şunları söyledi: “Eğitim kurumlarının depremden etkilenme derecesi diğer yapılara nazaran daha düşük olsa da bir bütün olarak şehirlerin altyapısının ve fiziki kapasitelerinin yıkıma uğramış olması eğitim-öğretimi hâlâ sekteye uğratmaktadır. Eğitim çalışanları arasında yaşanan can kayıpları, yaralanmalar, psikolojik çöküş, konut ihtiyacı, hayat kalitesinin bozulması ve zorunlu yer değişikliği gibi etmenler, eğitim-öğretimin üzerinde olumsuz etkilerini hissettirmeye devam etmektedir. Bu çerçevede yeniden inşa ve kentsel dönüşüm uygulamaları çerçevesinde bölgedeki eğitim kurumu ihtiyacı ve konumları hızla tespit edilerek eğitim kurumu ihtiyacı giderilmeli, mevcut kurumların altyapıları ve kapasiteleri güçlendirilmelidir. Depremden etkilenen il ve ilçelerdeki bütün eğitim kurumları, zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanı kapsamında değerlendirilmelidir.”

Bakanlık, alan değişikliği taleplerini karşılamalıdır

Bakanlığın alan değişikliği konusunda sessiz kalmasının öğretmenlerin yer değişikliği başta olmak üzere özlük haklarını kullanmalarını ve kariyer planlamasını olumsuz etkilendiğini dile getiren Yalçın, “Konuyu KİK başta olmak üzere her platformda gündeme getirmemize rağmen bakanlığın alan değişikliği hususunda herhangi bir açıklama yapmamasının oluşturduğu belirsizlik öğretmenleri huzursuz etmektedir. Öğretmenlerin alan değişikliği konusundaki haklı ve yerinde beklentileri ivedilikle karşılanmalıdır” dedi.

Kadroya geçirilen sözleşmeli öğretmenleri bekleyen mağduriyet doğmadan önlenmelidir

Ali Yalçın, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin 7433 sayılı Kanun kadro beklentilerini karşılamış olsa da kadroya geçirilen sözleşmeli öğretmenlerin yer değişikliği hakları konusundaki belirsizliğin ve tedirginliğin halen devam ettiğini ifade ederek, “7433 sayılı Kanun’da her ne kadar memur kadrosuna atanmadan önce tabi oldukları mevzuata göre yer değiştirme hakkına sahip olanların söz konusu mevzuatta yer alan şartlara göre yer değiştirebilecekleri hüküm altına alınmış ise de mevcut 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’deki sözleşme öğretmenlere ilişkin hükümlerin ve bu çerçevede yer değişikliği için kadroya geçiş sonrası bir yıl bekleme şartının varlığı soru işaretleri uyandırmaktadır. Kadroya geçirilen tüm sözleşmeli öğretmenlerin, sözleşmelilikte 3 hizmet yılını tamamlamış olmaları aranmaksızın yer değişikliği hakkında istifade ettirilmeleri gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.