Haber
2016-02-16 15:39:16
10. Türkiye Buluşması Antalya'da Yapıldı.

Eğitim-Bir-Sen 10. Türkiye Buluşması şube yönetimleri, ilçe temsilcileri, temsilci vekilleri, kadın komisyonları ve 15 ülkenin eğitim sendikalarından 36 yöneticinin katılımıyla 13-14 Şubat’ta Antalya’da gerçekleştirildi.

 

 

Manisa’dan Manisa Şube Yönetimi ve İlçe Temsilcilerinin katıldığı 10. Türkiye Buluşması’nın açılışında konuşan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Ülkemizin demokratikleşmesi, özgürlük alanlarının genişlemesi, vesayetin tasfiyesi, sosyal adaletin tesisi için ter akıtıyoruz. 400 bin üyeye yaklaşmamızın ve 500 bine yürümemizin altındaki temel gerçek bu. Türkiye’nin en hızlı büyüyen, en fazla üye kaydeden, kendisiyle yarışan ve yeni rekorlar kıran en büyük sendikasıyız. Cesareti, yüreği ve mücadelesiyle takdir ve tercih edilmemizin mimarlarına, teşkilatımızın liderlerine selam olsun. Çalışmalarımızla ülkenin birleştiren gücü oluyor; hiç kimsenin diline, dinine, rengine, şekline, mezhebine, meşrebine bakmıyor; gözyaşı ve alın terinin renginin aynı olduğu gerçeğinden hareketle ‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/ Gökleri insanın ortak tarlası’ diyoruz. Sendika olarak, kendimizi, kişisel hedeflerini küresel vizyon için kenara koyanların, büyüdükçe tevazuyu kuşananların, hakikat davasına bütün hasbiliğiyle, harbiliğiyle adananların ortak mevzisi olarak görüyoruz. Sendikal alana, sendikal harekete önerilerimizle, eleştirilerimizle ve kazanımlarımızla damga vurmaya devam ediyoruz” diye konuştu.

 

 

Küresel Vicdan Hareketini Birlikte Tesis Etmeliyiz.

 

İstiklal Şairi Mehmet Akif’in, “Değil mi cephemizin sinesinde iman bir/ Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir/ Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz/ Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!” dizelerinin, Kudüs Şairi Mehmet Akif’in kurduğu Eğitim-Bir-Sen’in durumunu ve duruşunu özetlediğini belirten Yalçın, “Konu insansa, gideceğimiz yön; konu vicdansa, duracağımız yer; hedef, insanı merkeze alan bir dünya düzeni oluşturmaksa, cephemiz bir olmalıdır. Mücadelemiz, emeğin sömürülmesini engellemekse, yılmadan, yıkılmadan, sarsılmadan birlikte yol almalıyız. Saygın iş, insan onuruna yaraşır ücret mücadelesini, kireçle boyanmış beyaz taşların içerisindeki bir mücadele olarak göremeyiz. Emeğin örgütlü gücünü ulusal zeminlerle sınırlı tutarsak, küresel sömürünün karşısında direnemeyiz. Ekonomiden teknolojiye, siyasetten diplomasiye, her alanda küresel güç odaklarının ve egemenlerin hâkim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Sermayenin küresel olarak örgütlendiği, devletler ve uluslararası kuruluşlar üzerinde baskı kurduğu bir zaman dilimindeyiz. Kazanma hırsının, en büyük olma arzusunun, yakıcı-yıkıcı rekabet kurgusunun küresel tehdit oluşturduğu bir dünyadayız. Emperyal devletler ve büyük sermaye grupları; en büyük olmak, en zengin olmak, en güçlü olmak hırsıyla hareket ediyorlar. Yakıyor, yıkıyor, yok ediyor ve sömürüyorlar. İyi olmak, insan olmak, insan kalmak niyet ve hedefini yüklenenler, bu zulme ve sömürüye seyirci olmaya zorlanıyor. Kadınların, çocukların, yaşlıların, gençlerin öldürülmesinin normalleştiği bir dünya dayatılıyor bize. İnsanların hayatını kaybetmesini, paranın değer kaybetmesinden daha önemsiz görenlerin güç dengelerini belirlediği bir dünyaya mahkûm olmak istemiyoruz. New York borsasında şirket hisselerinin değerinin düşmesi, mazlumların cansız bedenlerinin yere düşmesinden daha fazla gündem oluyor. Küresel şirketlerin yıllık kâr-zarar açıklamaları, insan haklarına, insan onuruna yönelik ihlal raporlarından daha çok ilgi çekiyor. FED’in faiz kararları, uluslararası mecrada, BM’nin yaptırım kararlarından daha fazla ilgiyle takip ediliyor. Dünya, Suriye’de Esed zulmünden kaçan insanları, insanî sorun olarak değil, ekonomik veri, mali yük olarak gören, küresel ekonomik aklın işgali altında. Biz ne böyle bir dünyayı hak ediyor ne de çocuklarımıza böyle bir dünyayı miras olarak bırakmak istiyoruz. Bizim, adaletle teması daha yakın, merhametle etkileşimi daha derin bir dünya umudumuz ve hedefimiz var. Filistin’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Mısır’da ve Suriye’de yaşananları, insani açıdan değerlendiren ortak bir aklı hayata geçirmeliyiz. Zulme, sömürüye maruz bırakılanları yalnız bırakmayacak küresel vicdan hareketini birlikte tesis etmeliyiz. Sadece mazlumlara yardım eden değil, zalimlere, sömürgecilere, emperyalist ve kapitalist birliklere tepki veren ortak bir direniş zemini üretmeliyiz” şeklinde konuştu.

 

 

Yeni Anlaşmalarla Tecrübe Paylaşım Ağımızı Genişletmeyi Hedefliyoruz.

 

Eğitim-Bir-Sen olarak ilkelerinin, sendikacılığı sadece söylemler üzerinden değil, aynı zamanda eylemler üzerinden de yürütmek olduğunun altını çizen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yükün yalnız taşınamayacak kadar ağır olduğunun bilincindeyiz. Bu anlayışla, yurt dışı sendikal iş birliklerini misyonumuzun bir parçası olarak gördük. Sendikal mücadeleye, emeğin hak arayışına, insanın özgürlük reflekslerine dair uluslararası düzlemde de yeni bir soluk üretmek zorundayız. Dünyanın farklı ülkelerindeki eğitim sendikalarıyla, eğitim ve iş birliği anlaşmaları imzalama, tecrübe paylaşımı kulvarları oluşturma çabamız sürüyor. Son üç ay içinde Moritanya’dan iki, Senegal’den iki ve Fas’tan bir eğitim sendikası olmak üzere toplamda beş sendikayla ‘eğitim ve iş birliği anlaşmaları’ imzaladık. Yeni anlaşmalarla eğitim ve tecrübe paylaşım ağımızı genişletmeyi hedefliyoruz.”

 

 

Eğitim-Bir-Sen 10. Türkiye Buluşmasının son bölümünde gerçekleştirilen Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda Türkiye ve dünyadaki gelişmelerin değerlendirildi. Toplantının ardından Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi, Genel Başkan Ali Yalçın tarafından kamuoyuna duyuruldu.  Başkanlar kurulu sonuç bildirgesi’nde karma eğitim, kılık kıyafet, müfredat ve terör olaylarına dikkat çekildi.

 

 

İşte Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde Dikkat Çeken Başlıklar:

Şûra kararları ivedilikle hayata geçirilmelidir.

19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan kararlar ivedilikle hayata geçirilmelidir.

 

Özgün Bir Müfredat Hazırlanmalıdır.

Öğretim programları geliştirilirken yurt dışından ithal programlar yerine milli, kültürel ve medeniyet değerlerimize uygun, özgün programlar, bunlara uyumlu müfredatlar geliştirilmeli, ders kitaplarında uygulanmaya konulmalıdır.

 

Ek Ders Esasları Yeniden Düzenlenmelidir.

Köklü değişikliğe uğradığı 2006 yılından beri uygulanan ve bazı adaletsizlikleri beraberinde getiren ek ders esaslarında ücret dengesizliğine ve mağduriyete neden olan hükümler değiştirilmelidir.

 

Okullara Bütçe Verilmelidir.

Milli Eğitim Şûrası’nda sendikamızın sunduğu tekliflerden olan, şûra genel kurulunca kabul edilen ve 64. Hükûmet Programı’nda da yer alan okullara bütçe verilmesi kararı zaman kaybetmeksizin hayata geçirilmeli; merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlık dönemi sona erdirilmelidir.

 

Öğretmen Açığı Giderilmelidir.

Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bu nedenle, öğretmen ataması, imkânlar zorlanarak ihtiyaç kalmayacak şekilde yapılmalıdır.

 

28 Şubat Mağdurlarının Mağduriyetleri Çözülmelidir.

28 Şubat sürecinde mağdur edilen eğitim çalışanlarının uğramış oldukları mağduriyetleri halen tam anlamıyla giderilmiş değildir. Bu hususta gerekli yasal düzenlemeler ivedilikle gerçekleştirilmelidir.

 

Hendek Mağdurlarının Eğitimi

Eğitim-öğretime verilen zorunlu ara nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakılan öğrencilerimize psikolojik destekle birlikte telafi eğitimleri verilmelidir. Ancak TEOG ve yükseköğretime giriş sınavları gibi sınavlara girecek öğrenciler yönünden ilave destekleyici eğitimler sunulmalıdır.

 

Kılık-Kıyafet Yönetmeliği

Darbe kalıntısı kılık ve kıyafet yönetmeliğini uygulamakta direnen mülki idare amirlerini, temel hak ve özgürlüklere, sendikal haklara saygılı olmaya, riayet etmeye davet ediyoruz. Söz konusu mülki idare amirleri, sendikal eylem kararları konusundaki AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda hareket etmeli; kamu görevlilerinin kılık ve kıyafetiyle uğraşmak yerine halka hizmet etmeyi düşünmelidir.

 

Karma Eğitim Dayatmasına Son Verilmelidir.

Eğitimin vatandaşa sunumuna dair temel tercihleri sınırlayan, demokratik eğitim hakkının önündeki ‘karma eğitim’ dayatmasına son verilmeli; yalnızca kızların, yalnızca erkeklerin ve kızlarla erkeklerin birlikte öğrenim gördüğü/göreceği eğitim kurumları bir seçenek olarak öğrencilere sunulmalıdır.

 

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen